Aksaray Mutlu Son- Masaj Esra

Aksaray Mutlu Son- Masaj Esra

Aksaray Mutlu Son- Masaj Esra Hem niçin genç kızlara zekâlarını en parlak şekilde gösterme fırsatı verilmesin? Yoksa kızların bu şekilde – nişanlanacak kadar- olgunlaştıklarını gösterme şansına erişeceklerine inanmıyor musunuz? Bir zamanlar, bana çok ilginç gelen bir vaziyet geçmişti başımdan. Bigün, ara sıra ziyaret ettiğim bir ailenin büyükleri evde yoktu, ama evin iki genç kızı bir grup kız arkadaşım sabah çaya davet etmişti.

Onaltı ile yirmi yaş arası toplam sekiz kişiydiler. Herhalde bir misafir beklemiyorlardı; hizmetçi kıza, evde kimse olmadığını söyleme emri verilmişti büyük mümkünlıkla. Buna karşın içeri girdim, doğal kızlar birazcık şaşırdı. Böyle sekiz genç kızın bu tür ciddi bir görüşmede gerçekten ne konuştuğunu sadece Tanrı bilir. Evli kadınlar da süre zaman buna benzer toplantılarda bir araya gelirler. Sonrasında da pastoral dinbilim mevzularını tartışırlar; özellikle ele aldıkları önemli sorunlar da hizmetçiyi çarşıya tek başına göndermenin en uygun olduğu zaman, kasaba hesaba yazdırmanın mı yoksa peşin alışveriş yapmanın mı daha iyi olduğu, aşçının bir sevgilisinin olup olmadığı ve şamatalarıyla, yiyecek yapımında gecikmelere yol açan bu sevgiliye nasıl son verileceğidir. -Bu güzel grup içinde yerimi buldum. Baharın daha ilk günleriydi.

Aksaray Mutlu Son- Masaj Esra

Aksaray Mutlu Son- Masaj Esra Güneş, gelişini müjdeleyen tek tük birkaç ışın yollamıştı. İçerdeyse hâlâ kış vardı ve tek tük ışınlar asıl bundan dolayı o denli müjdeliydi. Masadan kahvenin güzel kokusu geliyordu- ve ek olarak kızlar vardı; mutlu, sağlıklı, çiçek gibi ve de taşkındılar, çünkü endişeleri çabucak yatışmıştı, hem korkacak ne vardı ki? Sayı üstünlükleri vardı bir bakıma. -Onların dikkatlerini ve mevzuşmayı nişanın ne zaman bozulacağı mevzusuna çekmeyi başardım. Gözlerim bu kızlar buketinde bir çiçekten ötekine konarak, bir o güzelde bir bu güzelde eğlenerek dolaşırken dış kulağım seslerin hoş müziğiyle şenleniyor, iç kulağım ise dikkatle söylenenleri dinliyordu. Kızlardan birinin yüreğinin derinliklerini ve geçmişini görmek için genellikle tek bir sözcük kafi oluyordu.

Şu aşk yolu nasıl da baştan çıkarıcı! Ve bir kızın ne kadar yol katettiğini bulmak nasıl da heyecan verici! Mevzuşmayı sürekli körükledim; zekâ, espri, estetik nesnellik, hepsi kızlarla aramızdaki ilişkiyi daha da özgürleştirmeye yardımcı oldu, ama yine de hiçbir şey en sıkı terbiye kurallarının dışına çıkmadı. Hepimiz konuşmanın özgür ve rahat atmosferinde böylesi-ne şakalaşırken bir taraftan da benim bir sözcüğümün bu iyi çocukları talihsiz bir mahcubiyete sürüklemesi olasılığı uykuda yatıyordu. Bu mümkünlık benim elimdeydi.